Beyşehir ilçesinde bulunan dünya kültürmirası geçici listesinde yer alan ve yılınher mevsiminde yerli yabancı çok sayıdaziyaretçi çeken Eflatunpınar Hitit KutsalAnıtı ve Havuzu’nun dünyada bir eşi vebenzerinin olmadığı belirtildi.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Hüseyin Muşmal, tarihte insanoğlunun süreç içerisinde hep su kenarlarında yerleşerek yerleşim merkezi kurduklarını belirterek, Anadolu’da kurulu büyük medeniyetlerden birisi olan Hititler’in de Beyşehir Gölü kenarında günümüzde deEflatunpınar olarak bilinen alanda önemlibir açık hava tapınağı tesis ettiğini söyledi.
ANIT, SUYUN TASARRUFLUKULLANILMASIYLA İLGİLİSEMBOLLERLE DOLU
Beyşehir’deki kutsal anıt ve havuzunundünyada bir eşinin olmadığını daaraştırmacıların söylediğini anlatanProf.Dr.Muşmal, M.Ö. 13.yüzyılda yapılananıtı diğerlerinden ayıran bir özelliğininde olduğunu belirtti.
Bir pınarın etrafında andazit taşları özelolarak işlenerek yapılan bu anıtın çok ilgiçekici bir eser olduğunun altını çizenMuşmal, şunları kaydetti:
“Bu andazit taşları belki bu Fasıllar bölgesindeki maden bölgesinde işlendi,getirildi. Belki de Eflatunpınarı’na yakın olan Sadıkhacı civarındaki andazit taşlarından yapıldı, bilmiyoruz. Ama kayaoymak suretiyle değil, parça parça yapılmak suretiyle, özel olarak bir kompozisyon etrafında yapılmış, birleştirilmiş, yani bu kompozisyonda tanrılar, tanrıçalar, dinlerine göre tabi ki günümüz açısından değerlendirmeyelim.Tanrılar, tanrıçalar işlenmiş bir kompozisyon halinde oraya çok büyük bir önem verdikleri anlaşılıyor. Suya çok önem verdikleri anlaşılıyor. Zaten, insanın suya önem vermemesi mümkün değil. Eski çağlardan itibaren de günümüze kadar insanlar suya çok değer vermişler. Suyun bulunduğu bölgelerde önemli semboller ve abidelerortaya koymuşlar. İvriz, bunun örneği Konya’da. Eflatunpınar bunun örneği, kompozisyonu itibariyle, bulunduğu coğrafya itibariyle bir bütün halinde bir abideyi oluşturması açısından Eflatunpınar anıtının, abidesinin Türkiye’de ve dünyada örneğinin bulunmadığını araştırmacılar söylüyor. Alanla ilgili Hititologlar ve tarihçiler ve eski çağ tarihçileri bunları böyle söylüyor. Belki yakın benzer örnekler vardır ama ülkemizde bunun örneği bulunmuyor. Bu muhteşem eser bilim camiası tarafından Yazıtı olmadığı için tamamen dini nitelikli aynı zamanda Hititlerin sanatsal ve politikacı gücünü yansıtan eser olarak değerlendirilmektedir.”
Bu yönüyle o anıtın mutlak surettemuhafaza edilmesi gerekiyor. O anıtınetrafının daha düzenli hale getirilmesi,korunması gerekiyor.
Elbette Konya Müze Müdürlüğümüzün orada yaptığı çalışmalarda, kazı çalışmaları, daha doğrusu yüzey ve kurtarma kazısı çalışmaları marifetiyle havuzu temizledi. Havuzdan bazı parçaları anıtın kompozisyonuna ait bazı parçaları çıkardı, etrafını tel örgüyle çevirdi, düzenledi. Hayvanların belki havuzu kullanmasının önüne geçilmiş oldu ama daha tertibatlı, daha düzenli, daha kontrol altında tutulabilir bir seviyeye devletimizin, ülkemizin, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın getireceğine inanıyoruz. Hem de böylece biz eşi benzeri bulunmayan bir anıtı etrafında yapmış olduğumuz düzenleme ile yüz akımız olarak dünyaya gösterebilir ve anlatabiliriz.”